Seyyahlar, tarihin önemli tanıklarıdırlar. Tarihin kadim şahitleri ve taşıyıcıları olan seyyahlar yazdıklarıyla da başvuru kaynaklarından olmuşlardır. Çünkü seyyahların yaşadığı dönemleri yazmalarıyla o dönemi anlamımıza büyük katkı sağlamaktadırlar. Bu bağlamda Tosya’ya uğrayan ve burası hakkında bilgi veren seyyahların verdikleri bilgilere değinelim.  
Evliya Çelebi ve Tosya
“Halkı Türk ve son derece garip dostu kimselerdir.”
17. yüzyılın ikinci yarısında Tosya’ya uğrayan Evliya Çelebi verdiği bilgilere göre bu kazanın Çelebi Sultan Mehmed Han tarafından fethedildiğini söylemiştir. Hakikaten 1900 tarihli Kastamonu Vilayet Salnamesinde de bu bilgiler mevcuttur. Daha sonra Evliya Çelebi Tosya’da Subaşı ve mamur nahileri vardır demektedir. Yeniçeri serdarı, sipahi kethüda yeri, nakibül eşrafı, şeyhülislamı, ayan ve eşrafı vardır ki Gürcü Türkistan şehirlerindendir. Ayan ve uleması çoktur. Şehir yüksek bir yerde üç bin kadar tahta ve kiremit örtülü sırf tahta ile yapılmış eski usul evlerden meydana gelmiştir. Birçok bağ ve bahçeleri bulunmaktadır.11 mahalle ve 21 mihraptır. 7 han ve hamamları, 340 dükkân ve kahvehaneleri, bir de demir kapılı kâgir yapılı pazar yeri vardır ki her şey bulunur. Tatlı kutu bozası beyaz ve süt gibidir ve çok meşhurdur. Havası ağırdır. Halkı Türk ve son derece garip dostu kimselerdir.
Tavernier ve Tosya
“Yolun en güzel kervansarayı Tosya’da.”
17. yüzyıl seyyahlarından Tavernier’de Tosya’ya uğrayıp görmüş ve burası hakkında bilgiler vererek dönemin Tosya’sını azda olsa tanımamızı sağlamıştır. Verdiği bilgiler ise şöyledir; “Tosya yüksek dağlara bağlanan tepeler üzerinde büyük bir kent. Kışın güneşim battığı yönde, bir ırmağın suladığı geniş bir kırsal kesim var; söz konusu ırmak, ileride Kızılırmak adı verilen daha büyük bir ırmağa kavuşuyor. Bu tepelerden doğuya bakan en yüksek tepede paşanın oturduğu bir hisar ve kentte yol boyunca rastlanabilen en güzel kervansaraylardan biri yer alıyor. Halkının büyük bölümü yörenin kendilerine bol bol sağladığı çok güzel şarapları içme ayrılacağından yararlanan Hıristiyan Rumlardan oluşuyor.” Görüldüğü üzere Tavernier’in yüksek bir tepede paşanın oturduğu bilgisini verir. Evliya Çelebi ise bir Subaşı’ndan bahsetmektedir. Yani Tavernier’in paşa dediği büyük ihtimalle Subası’dır. Burada değinilmesi gereken bir noktada Tavernier’in yolun en güzeli olarak nitelendirdiği kervansaraydır.

Kâtip Çelebi ve Tosya
“Bağlık ve bahçelik olup meyvesi boldur.”
Kâtip Çelebi’de Tosya hakkında bilgi vermiştir. Cihânnümâ’da geçen bilgiler ise şöyledir; Tosya: Kösedağı’nın kuzeyinde olup ikisi arasında bir miktar mesafe vardır. Tosya, Çankırı’nın 1 menzil kuzeyinde geniş bir dere içinde bulunan büyük bir kasabadır. Evlerinin çoğu iki yamaçta bulunup çarşı, han ve hamam vardır. Dere içindeki düzlük yerlere kurulmuştur. Dokuz hamam, beş-altı han ile birçok mescid ve camisi bulunmaktadır. En meşhur camileri; Eski Cami, Abdurrahman Paşa Camii, Pınarbaşı Camii, Alaca Mescid Camii ve Tekke Camii’dir. Reisülküttâb Şamîzâde Mehmed Efendi 1070/1659 tarihinde kasaba sınırında Aşağıpınar denilen mevkide mükellef bir han yaptırmıştır. Kasabanın güya birde Kalesi bulunmaktadır. Bu kale, kasabanın yüksekçe bir yerinde dağ etrafında topraktan yapılmış zayıf bir kaledir. Celâlî isyanlarının baş gösterdiği zamanlarda halk tarafından yaptırılmış olup hâlen haraptır. Kasabanın kıble tarafı açık ve ovalıktır. Yakınından geçen Devrez Nehri’nin arkasında Kösedağı eteklerine kadar uzanır. Bağlık ve bahçelik olup meyvesi boldur.  Tosya kasabasının ortasında suyu hayli güzel Taşpınarı denilen bir pınar vardır. Bu suyun ayağı tabakhaneye akar. Bu pınarın üzerine bir kubbe yapılmış olup su içmek için zincirlere asılı iki-üç tas vardır. Kubbe içinde insan boyu derinliğinde, bir metrekare genişliğinde, bir tarafı mecra için açık bırakılan, üç tarafı kapatılmış mermerden bir havuzu vardır. Bu havuz su kaynağının üzerine yapılmıştır. Buradan aşağıda, ayrıca kasabanın arkasındaki Ilgaz Dağı’nın kollarından çıkıp çeşmelere getirilen hafif ve latif sular vardır.

Bozoklu Osman Şakir Efendi ve Tosya
“Güneşin doğuşu ve batışı kentin içinden seyredilebilmektedir.”
Bozoklu Osman Şakir Efendi Musavver İran Sefaretnamesi adlı eserde Tosya ile ilgili özetle şunları söylemektedir; Kafile sabah güneşi doğarken atlara binerek Koçhisar’dan Devrez Nehri kenarından giderek dokuz saat sonra Tosya civarındaki bağlara varmıştır. Buradan hareket edecekleri sırada “Şehir Kethüdası” gelerek onları karşılamış hep birlikte kente gelerek elçi “Şehir Ayânı’nın” konağına, Şakir Efendi’de Gemalmaz İbrahim Ağa’nın evine misafir edilmiştir. Şakir Efendi Tosya’yı anlatırken kentin doğu ve kuzey tarafında duvar gibi kayalar olduğunu söyler. III. yy’dan beri güneşin doğuşu ve batışı kentin içinden seyredilebilmektedir. Kentin konumundan dolayı poyraz tarafının havası serttir. Ancak öğle güneşi olduğundan kentin içi gayet sıcaktır. Buranın halkı mert ve yiğit karakterli, sevecen, cömert ve misafirperver insanlardır.  Şakir Efendi kaldığı o gece Tosya’nın resmini yapmıştır.

William Francis Ainsworth ve Tosya
“Orada birçok cami, mescit, han, hamam ve iyi bir pazar yeri vardır.”
William Francis Ainsworth’de Tosya gelip görenlerdendir. Onun Tosya izlenimleri şöyledir:
“Dokuz saate Tosya’ya indik ve menzil handa uyuduk. Burası 3.000’i Ermeni olmak üzere yaklaşık 20.000 nüfusa sahip şirin bir şehirdir. Orada birçok cami, mescit, han, hamam ve iyi bir pazar yeri vardır. Şehre yakın bu vadi, yüksek yapay bir höyüktür. Bu muhtemelen Sultan Hasan tarafından serbest bırakıldığında ve Micheal iç karışıklık çıkardığı sırada Roman Diyojen’in sığındığı kaledir. Şimdi Tosya, Docia’dan gelmektedir.  Manuel Komnenos zamanında burası Konya Türkmenlerinin eline geçti. Türkmen beyliklerinin kendi aralarındaki savaşlarında önemli bir konu oldu. I. Mehmet zamanına kadar Osmanlı egemenliğinde değildi. Kastamonu Beyi İsfendiyar Bey tarafından yönetilmiştir.”
Şemseddin Sami, Kamusü’l-Alâm (Sözlük) adlı eserinde Tosya ile ilgili bilgi vermektedir. Tosya, Kastamonu vilayeti ve sancağında ve Kastamonu’nun 50 kilometre cenub-ı şarkında Kızıl Irmağa tabi (Devrez) çayının sol tarafında ve yarım saatlik mesafede olarak Bulgar dağının cenub eteğinde vakî kaza merkeze bir kasaba olup, tahminen 7000 ahaliyi bünyesinde barındırdığını söylemiştir. Daha sonra 5 Cami-i Şerif’i, 31 Mescidi, 2 Medresesi, 1 Kütüphanesi, 1 Rüştiye Mektebi, 250 dükkân, bedesteni, birkaç hamamı, dabağhaneleri ve etrafında güzel bağ ve bahçelerinin olduğunu söylemektedir. Kasabanın içinden geçen 3 dere bahçelerini erva ederek, mezkûr nehre dökülür, havası mutedil ise de yazın ekser ahalisi bağ ve bahçelere çıkar.
İçerinden en ilginç ve merak uyandıran bilgi ise Tavernier’in “kentte yol boyunca rastlanabilen en güzel kervansaraylardan biri yer alıyor.” ifadesidir. Maalesef bu güzide eser ve daha birçoğu günümüze ulaşamadığı seyyahların verdiği bilgilerden de anlaşılmaktadır.

Tarih Araştırmacı Ufuk TİDİM

Editör: TE Bilisim