Mısır'da, bir haftadır süren binlerce kişinin katledildiği katliamlara Tosya’lılar tepki gösterdi. Mustafa Özipek tarafından gerçekleştirilen basın açıklamasına Tosya Ak Parti İlçe Başkanı Naci Küçükmorkoç ve yüzlerce Tosya’lı katılırken şehit edilen Müslümanlar için gıyabi cenaze namazına gözyaşları içinde dua etti.

Tosya Cumhuriyet meydanında Cuma Namazı sonrası Emekli Din görevlisi Hüseyin Akbıyık, Mısır'da katledilen binlerce Müslüman için gıyabi cenaze namazı kıldırdı. Namaza onlarca Tosya’lı katılırken, vatandaşlar gözyaşlarına hâkim olamadı. Emekli imam Akbıyık’ın kıldırdığı namaz sonrası Mısır'da şehit edilen Müslümanlar için dua ettirdi.










Namaz öncesi bir açıklama yapan Mustafa Özipek, şöyle konuştu: "

Bismillahirrahmanirrahim

Hamdele salvele.

Kardeşlerim!

Bugün burada, Mısır’da Müslüman kardeşlerimize yapılan katliamı kınamak adına toplanmış bulunmaktayız.1994’te Avrupanın ortasında pervasızca uygulanan Müslüman soykırımının bir örneğiyle daha bugün karşı karşıyayız. Burma’da, Doğu Türkistan’da, Keşmir’de, Suriye’de, Kafkaslarda, Etiyopya’da, Mali’de, Irak’ta, hasılı dünyanın her bölgesinde müslüman kardeşlerimiz zalim yöneticilerin ve onların beyinsiz taraftarlarının zulmü altında baskının, işkencenin ve ölümün türlü çeşitlerine maruz kalıyorlar. Son olarak yaklaşık bir yıl önce ilk kez demokratik bir seçimle göreve gelen ve Mısır’ın seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olan Dr. Muhammed Mursi ve arkadaşlarının aşağılık bir darbeyle görevlerinden alınması ve ordunun yönetime el koyması, bu zincire Mısır’ı da eklemiş oldu. Halkını ve onun iradesini hiçe sayan bir avuç azgın azınlık, ilk olarak mübarek Ramazan ayının başında meydanlarda darbeyi protesto eden kardeşlerimizin üzerine ateş açtı ve yüzlercesini şehid etti. İhvanın başını çektiği müslümanlar meydanları terketmedi ve kendilerine yapılan sert müdahalelere rağmen şiddete başvurmayacaklarını defalarca açıkladılar. Ramazanın başında gerçekleşen saldırılara Türkiye hariç İslam dünyasından ve diğer dünya devletlerinden herhangi bir tepki gelmemesi zalimlerin kendilerine olan güvenini artırdı. Yazıktır ki müslümanların her yıl milyarlarca euro katkı sağladıkları Suudi Amerika ve bir kısım körfez ülkesi, kendi iktidarlarını pekiştirmek uğruna müslümanların kanının dökülmesi için mısır darbecilerine büyük maddi yardımlarda bulundu. Ve nihayetinde 14 Ağustos Çarşamba sabahı, tek dişi kalmış canavar bütün azgınlığı ile çoluk çocuk meydanları doldurup barışçıl sivil direniş yapan müslüman kardeşlerimize saldırdı. Kesin olarak bilinmese de İhvan yetkililerinin verdiği bilgiye göre binlerce şehid ve onbinlerce yaralı var. Çatılarda mevzilenmiş keskin nişancılar, canlı yayında ve tüm dünyanın gözü önünde kardeşlerimizi hedef gözeterek şehid ediyorlar.Bütün bunlar olurken ne kadar acıdır ki, birleşmiş milletler, avrupa birliği ve islam işbirliği teşkilatı olayları sadece seyrediyor. Bizler de Askeri darbe yaparak Mısır halkının iradesini katledenlerin, bugün de Mısır halkını katletmeye devam ettikleri katliama dur demek için burada toplandık. Mısır'da, halkın hür iradesi ile işbaşına gelmiş meşru yönetimi silah zoruyla devirmiş darbecilerin, demokratik namus anlamına gelen oylarına, yani iradesine sahip çıkmaya çalışan Mısır halkına uyguladığı katliamı şiddetle ve nefretle kınıyoruz.

Kardeşlerim!

Bizim bugün burada yaptığımız, firavunun karşısında ve Musa’nın yanındaki duruşumuzu ortaya koymaktır. Evlerimizde, işyerlerimizde, kahvehanelerde sanki bir aksiyon filmi seyredermiş gibi bir yandan çayımızı yudumlayıp bir yandan da “ne olacak bu müslümanların hali?” diye homurdanmaktansa, Hz. İbrahim’in ateşine bir damla su taşıyan karınca misali safımızı ve niyetimizi belli etmektir. Buhari’de geçen bir Hadis-i Şerifte bizlere en güzel örnek olan Efendimiz (SAV) şöyle buyurmaktadır: Mü'minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” İslam toplumu bir vücut gibidir; bir uzvun hastalığının bütün vücudu rahatsız etmesi gibi, bir müslümanın başına gelen bela ve musi­betleri, bütün müslümanlar kendilerine dert edinmelidir.

Kardeşlerim!

Mısırın Müslüman halkının “kendini yönetme hakkı”nı kimse gasp edemez. Seçimleri, halkın iradesini yok sayanlar, halkın buna karşı tepkisini kanla bastırsalar bile, istedikleri sonuca asla ulaşamazlar. Meşruiyet namlunun ucunda değildir. Halkını katleden hiç bir otorite varlığını uzun süre devam ettiremez. Geçici sükûnet, zorla sağlanan istikrar, hiç bir ülkeyi güçlü bir geleceğe götürmez. Rabbimiz Şuara Suresinde bize bunun müjdesini mealen şöyle veriyor: “En sonunda Firavun'un büyücüleri hep birden yere kapanarak şöyle dediler: "İman ettik Alemlerin Rabbine! Musa ve Harun'un Rabbine!” Kur'an'ın kıssasının sonu güzel bitiyor: Firavun'un büyücüleri yola geliyor. Darısı onların son modelleri olan çağdaşlarımıza...

Mısır’daki insanlık dışı katliamlara karşı bazı İslam ülkeleri ve Batılı ülkelerin  yöneticileri üç maymunu oynasa da insanlık vicdanı ve tarih onları asla affetmeyecektir.  İsrail başta olmak üzere darbesever şer ittifakın antidemokratik ve gayri insani tutumu bizlere Üstad Sezai Karakoç’un şu sözlerini hatırlatıyor: “Onlar sanıyorlar ki, biz sussak tarih susmayacak, tarih sussa Hakikat susmayacak. Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak. Halbuki, bizden kurtulsalar vicdan azabından kurtulamayacaklar, vicdan azabından kurtulsalar tarihin azabından kurtulamayacaklar. Tarihin azabından kurtulsalar, Allah’ın gazabından kurtulamayacaklar.”

Bizler, katilleri kınamaya ve lanetlemeye devam edeceğiz. Buradan bütün insanlık vicdanını katillere ve zalimlere karşı ortak isyana çağırıyoruz. Müslümanlar olarak, katilleri ve katillerin işbirlikçilerini bütün dünyaya ifşa etmeye devam edeceğiz.

Bu sıcakta burada toplanarak Rabitü’l-Adeviye’de, Nahda’da ve Mısır’ın büyük meydanlarında güneşin altında haftalardır haklarını arayan kardeşlerimizin sıkıntılarına ortak olmayı amaçladık. Geldiniz ve desteğinizi gösterdiniz. Tosyalı Müslümanlar adına hepinizden Allah razı olsun diyoruz. Güçlü İslam ailesi olarak, canilerin ve katillerin karşısında mazlumların ve mağdurların yanında olduğumuzu belirtiyor, darbecilerin katlettiği Mısırlı kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Ve Şehid Şeyh Ahmet Yasin’in dua ettiği gibi yakarıyoruz:

ALLAH’ım! Ümmetin suskunluğunu Sana şikayet ediyorum!

Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helak olmuş ölüler!..Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felaketler karşısında?.. Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok,ALLAH için ve ümmetin namusu için kızacak?.. Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken? ..

Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilatları ve bariz şahsiyetleri,ALLAH için kızmaz mı!?

Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua etmeye; Ey RABBimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et! diye çağıramaz mı!?.. Buna da mı gücünüz yetmiyor!?..

Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak: Bizler direndik! İleri atıldık ve kaçmadık!..
Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek!..
Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız!..

Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin!.. Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz. Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!..
Dilerseniz bizimle olun, elinizden geldiğince, öcümüzü sizden her biri boynuna taksın!..
Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin! ..

Ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları!..
ALLAH’ım! Sana şikayette bulunuyorum Sana şikayette bulunuyorum..Sana şikayette bulunuyorum..
Gücümün azlığını, imkanımın yetersizliğini ve insanlara karşı zaafımı sana şikayet ediyorum.. Sen mustazafların RABBisin, Sen bizim RABBimizsin. Bizi kime bırakıyorsun?..Bize cehennem olacak uzaklara mı? Veya düşmana mı?..

ALLAHım! Akıtılan kanlar, dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler, yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar, yıkılmış evler ve ifsad edilmiş ekinler aşkına sana şikayette bulunuyorum…

Sana şikayette bulunuyorum! Gücümüz dağıldı ve Birliğimiz bozuldu. Yollarımız ayrıldı. Halkımızın zaafını ve ümmetimizin bize yardım edip, düşmanı yenmedeki aczini Sana şikayet ediyoruz…

 

Ve Efendimiz (SAV)’in Hendek kuşatmasındaki duasıyla bitiriyoruz:

“Ey Kitab’ı vahyeden Allahım! Ey bulutları rüzgarın önüne katıp da oradan oraya götürüp yağmur yağdıran Allahım! Ey hesabı en çabuk bir şekilde gören Allah’ım! Ve müslümanlara yardım edip, nusret nasib edip, İslam düşmanlarını hezimete uğratan Allah’ım! Bu karşımızdaki kafirleri hezimete uğrat! Onları sars! Onlara karşı bize yardım eyle, güç kuvvet ver, onların üzerine bizi galib eyle.”

Editör: TE Bilisim